Monosodyum Glutamat (MSG) diye bir şeyi daha önce duydunuz mu? Halk arasında Çin Tuzu olarak da bilinmektedir. Bu yazımda Monosodyum Glutamat (MSG) hakkında çok güzel bilgiler edineceksiniz. Yazı içerisinde sürekli tekrar olmasın ve okuma akışını bozmasın diye Monosodyum Glutamat’ı uzun uzun yazmayacağım. MSG ya da Çin Tuzu deyince ne demek istediğimi anlarsınız.
MSG’nin sizi bir hastalığa hatta ölüme götürebileceğini sakın unutmayın! Bu yazıyı sağlığınız için ciddiye alarak okumanızı öneriyorum.
Her şey bir gece yarısı başladı… Beynim gece oldu yeme diyor, bir yandan da yemek istiyor. İradeli olduğum halde nasıl böyle olabilirdi? İradeli olduğum konusunda övünen ben, nasıl olurda böyle bir iradesizliğe mahkum olmuştum? Yediğim abur cuburlarda sentetik lezzet olduğunu biliyorum. Fakat etkisi uzun vadede olur diye kasmadan yaşayıp gidiyordum. Bu uzun vade baya kısaldı. Neden böyle olmuştu? Hemen araştırmaya başladım. Günlerce süren araştırma sonucunda suçluyu bulmuştum. MSG…
MSG Nedir?
MSG, monosodyum glutamat’ın kısaltılmış adıdır. MSG E621 kodu ile hazır gıdalarda sıkça kullanılan bir lezzet arttırıcı ve katkı maddesidir. MSG besin maddesi değildir ve insan vücudu için hiç ama hiç gerekli değildir. MSG, bir amino asit olan glutamik asitten gelen tuzdur. Glutamik asite bağlı (doğal olarak oluşan) veya işlenmiş şekilde olabilir.
MSG, FDA’nın Genellikle Güvenli Olarak Tanınan listesinde bulunur. Bir gıda katkı maddesi olarak değil, FDA tarafından bir lezzet arttırıcı olarak sınıflandırılan düzenlenmemiş bir baharat çeşididir. FDA kesinlikle çok güvenilirdir, iyidir dememiştir! Bu ürünler için generally recognized as safe derler yani genel olarak güvenli olduğu kabul edilmiştir tarzında bir anlama gelmektedir. Unutmayın yapışmaz tavalarda da bu şekilde uyarı var. Yapışmaz tavalar sağlığa zararlı değil midir? Siz anladınız beni…
MSG bir nörotoksindir.
İnsanın sinir sistemi için toksik olduğu anlamına gelir. Hem beyindeki hem de midedeki sinirlere zarar vermektedir.
MSG Ne İşe Yarar?
MSG öncelikle dil üzerindeki küçük çöküntülerde yer alan lezzet tomurcukları aracılığıyla uyaranların algılanmasına dayanır. Beyin, çeşitli sinyalleri alan bir televizyona benzer. Sonunda “tat” olarak algılanan bir görüntü oluşur. Dilin üzerine yerleştirilen MSG, bu elektriksel boşalmaları uyarır ve “resmi” daha yoğun hale getirir.
İnsan dilinde beş farklı tadı algılayan tomurcuklar bulunur. Acı, tatlı, tuzlu, ekşi ve az kişinin bildiği umami reseptörleri. Umami bir tat reseptörüdür ve uyaranı glutamattır. Monosodyum glutamat bu reseptör üzerinden yenilen yiyeceğin lezzetli olduğu hissini uyandırır.
Daha anlaşılır şekilde anlatacak olursam: Yiyeceğinizdeki MSG nedeniyle beyniniz manipüle olur; sağlıklı ve lezzetli ürün tükettiğinizi düşünürsünüz. MSG konulan yiyecek ve gıdaların beyin tarafından tadının güzel algılanmasını sağlar ve bu yiyecekleri yedikçe yiyesiniz gelir. Doygunluk hissi vermez, doygunluğu hissetseniz bile bu çok kısa süreli bir kandırmacadır; hemen acıkır tekrar yeme hissine kapılırsınız.
Daha da anlaşılır şekilde anlatacak olursam: Bokunuzun içine atsam size yedirsem parmaklarınızı da yalarsınız. 🙂
MSG’nin Tarihçesi
MSG ilk olarak 1908 yılında kimyager Dr. Kikunae Ikeda tarafından geliştirilmiştir. Japonlar son bin yıldır baharat olarak “kombu” adında bir deniz yosunu kullanıyordu ve Dr. İkeda deniz yosununun içindeki lezzet arttırıcı maddeyi bulmak istedi.
1860’lı yıllarda Alman kimyacı Rittenhausen ve Wolff’un çalışmalarından ilham aldı ve onları takip etti. Hayvan proteinleri ve amino asitlerle özellikle de glutamik asitle çalıştılar, ancak yemek pişirme ya da lezzet arttırıcı konusunda bilgi sahibi değillerdi. Amaçları bu çeşitli protein maddelerinin kimyasal özelliklerini tanımlamaktı.
Dr. Ikeda daha fazlasını öğrenmek için 1889’da Almanya’ya gitti ve 1890’da glutamik asit sentezlendi. Birkaç yıl süren kimyasal tanımlama ve sentezleme tekniklerini öğrendikten sonra deniz yosununu araştırmaya başladığı Japonya’ya geri döndü. Lezzetli deniz yosununun aktif ekstraktının glutamik asit özelliklerine sahip olduğunu ve bu aktif maddenin glutamik asidin sodyum tuzu olan monosodyum glutamat (MSG) olduğunu keşfetti.
Kârlı bir şey keşfettiğini biliyordu; bu yüzden 1909’da bir patent aldı. Dr. Ikeda, eski eczacı Saburosuke Suzuki ile birlikte çalıştı ve ikisi de MSG’nin markası olan “Ajinomoto” ile çalıştı. Ajinomoto aynı zamanda onların ticari markasıydı ve ilk olarak MSG’yi üreten şirketin adıydı. Ajinomoto “Lezzetin Kökeni” anlamına geliyor.
MSG Neden Kullanılıyor?
MSG’nin iki kullanımı vardır: Birincisi lezzet arttırıcıdır, ikincisi çok uzun bir süre sonra kullanılsa bile yiyeceklerin eski veya bayat tadını yok eder.
MSG’nin kullanım amacı tatlıları daha tatlı, tuzluyu daha lezzetli, ekşiyi daha çekici hale getirmesidir. Lezzet vermekten ziyade var olan lezzeti (örneğin et tadı) ön plana çıkartmak, belirginleştirmekte diğer kullanım amaçlarındandır.
MSG’nin yaygın kullanımı için en önemli neden: PARA. Ucuzdur ve üretiminde bir sıkıntı yoktur. Pahalı otlar veya baharat eklemekten ziyade MSG daha uygundur. Çok uzun süre beklemiş yiyeceklerin veya baştan güzel tada sahip olmayan yiyeceklerin satışının iyileştirilmesine yardımcı olur. Gıda üreticileri için parasal kazancın, müşterilerinin sağlığından daha önemli hale geldiği bir dönemde yaşıyoruz. …
İnsan ırkı şu basit genetik kodlara sahiptir: Tatlı veya tuzlu tadı olan şeylerin içinde besin maddeleri vardır. Bu, hayatta kalmamız için bizde programlıdır. Yapay veya kimyasal lezzetlerden dolayı tatlı veya tuzlu bir şey yediğimizde ve tadı destekleyecek hiçbir besin bulunmadığında beynimiz henüz besinlere tam olarak ulaşamadığını –doyum noktasına varamadığını algılıyor. Sorun şu ki, bu besinleri asla almıyoruz ve özümseyemiyoruz.
GİMDES’İN Helal sertifikalandırma standardında kesinlikle izin verilmemektedir. Monosodyum glutamat helal değildir.
MSG Vücuda Nasıl Girer? Nerelerde Kullanılır?
MSG vücudumuza yediklerimizle içtiklerimizle girer. Özellikle işlenmiş gıdalarda vardır. Birçok restoran yiyeceklerinde MSG kullanmaktadır. Artık her şey toz olduğu için su ile homojenize edildiğinde elimizde hazır demi glace sos, hazır patates püresi ve napoliten sos oluşuvermektedir. Bir balık parçasına MSG katılarak daha lezzetli hale getirilebilir.
Otobüs yolculuğunda yarım saat, kırk beş dakika molalar olur. Burada hızlıca çorba içip, yemek yemeye koyulursunuz. Mesela içinde %10 et suyu, %90 msg olan bir çorbanın tadı size içinde %100 et suyu olan bir çorbadan daha güzel gelir. O kadar çok beğenirsiniz ki mola süresi dolmadan ikincisini sipariş edersiniz. Heh işte bu çorbalarda dediğim gibi msg kullanılmaktadır. (Hem de miktarını abartırlar.) Yolculukta MSG nedeniyle yaşadığınız belirtileri de (baş ağrısı, mide bulantısı, nefes darlığı vs.) yolculuktan kaynaklı sanırsınız, SORGULAMAZSINIZ!
Tüm fast food restoranlarının bir şekilde MSG kullandığını söylemek yanlış olmaz. Güzel bir pazar günü ünlü bir AVM’desiniz, güzelce hamburgerinizi yediniz. Gram boşluğunuz olmadan doyduğunuzu hissediyorsunuz, adım atacak haliniz yok o derecesiniz. Hamburger gömdükten sonra arkadaşlarınızla aynı avm’de bulunan sinemaya gidiyorsunuz. Sinemada hiçbir şey yapmamanıza, hareketsiz kalmanıza rağmen iki saat sonra dışarı çıktığınızda kendinizi hayvan gibi acıkmış hissediyorsunuz. Bu acıkma olayının sindirim sisteminiz ile alakası yok maalesef. Tüketmiş olduğunuz hamburger kan şekerinizi düşürdü. Bilin bakalım bunu kim yaptı?
Temel olarak bir ürün ne kadar çok işlem görürse MSG içerme ihtimali o kadar artar. Birçok ilaç ve besin takviyesi de bunları içerir.
Güzellik ve cilt bakım ürünü MSG içerir. Deri yoluyla da vücudunuza girmektedir.
Monosodyum Glutamat İçeren Gıdalar
- Hazır Çorbalar
- Tuzotlar
- Hazır Soslar
- Sucuk, Salam, Sosis vb. ürünler
- Et ve tavuk suyu tabletleri
- Cipsler
- Tatlı ve tuzlu hazır gıdalar
- Fast Food gıdalar
- Katı Yağlar
Monosodyum Glutamat’ın (MSG) Zararları
- Doyma hissini ortadan kaldırdığı için obeziteye yol açmaktadır.
- Şeker hastalığına neden olur.
- Sinir hücrelerine zarar verdiğinden Alzheimer, ALS, Parkinson ve Epilepsiyi tetikler.
- Böbrek ve karaciğer hasarına neden olur.
- Büyüme hormonunu baskılar, gelişim geriliği yaratabilir. Bu nedenle çocukların kullanımı önlenmelidir.
- Hamilelerde plasentadan geçerek bebeğe ulaşır ve zarar verir.
- Monosodyum Glutamat alerjik hastalıkları ve astımı tetikler.
- Tat alma duyusunu azaltır.
- Monosodyum glutamat kanser riskini arttırır.
- Migren ataklarına sebep olur.
- Kadınlarda doğurganlık, erkeklerde de sperm gücünün azaldığı gözlenmiştir.
- Kramplar
- İshal
- Mide bulantısı
- Göğüste sıkışma, göğüs ağrısı
- Zayıflık ve yorgunluk
- Baş dönmesi
- Bulanık görüş
- Yanan gözler
- Işıklara ve renklere duyarlılık
- Odaklanma zorluğu
- Gözlerin etrafında karıncalanma
- Titreme
- Kaygı ve gerginlik
- Yüz uyuşukluğu
- Su tutma
- Konuşma zorluğu
- Susuzluk
- Kas ağrıları, kas / eklem sertliği
- Uyuklama
- Aşırı terleme
- PMS benzeri semptomlar
- İsilik
- Kurdeşen
- Nefes darlığı
- Hapşırma
- Akan burun
- Çene gerginliği
- Baş ağrısı
- Hızlı kalp atımı
- Depresyon
- Paranoya
- Uykusuzluk
İnternet üzerinde MSG’yi ölümüne savunanları göreceksiniz. Bu maddeyi savunanları geçmişte sigarayı, şekeri savunanlardan farksız görüyorum. “Hastalıklarla doğrudan ilişkili değildir” diyorlar demek ki dolaylı olarak ilişkilidir. Bunu bizden saklıyorlar. Zaten bir şey için “zararlı olduğu ispat edilememiştir” deniyorsa ona her zaman temkinli yaklaşırım. Sigara ve şeker için de söylediler. Bir şeyin zararlı olduğunun ispat edilememesi, onun gerçekten de %100 zararsız olduğunu göstermez. 40-50 yıl sonra “aa, meğer çok zararlıymış” diyebilirler.
MSG’de eninde sonunda bu ürünleri olduklarından daha lezzetli olarak algılamamızı sağlayarak tüketimlerini arttırmak amacıyla kullanılmaktadır değil mi? Bunun neresi normal ve sağlıklı olabilir?
Yukarıdaki anlattığım her şey komplo teorisi mi geliyor? İnandırıcı değil mi?
Arkadaşlar bu ürünün aldatma boyutunu düşünün. Bir yemeğin tadını aslında olmadığı kadar güzelleştiren bir katkı… Normal besinlerden eskisi kadar zevk alıyor musunuz? MSG yüzünden tat alma noktanız arşa çıktı. Hiçbir besin eskisi kadar lezzetli gelmiyor.
Dışarda ünlü bir pizzacıda yediğiniz pizzayla marketten hazır aldığınız farklı ürün hemen hemen aynı tada sahip değil mi? Farklı ürün ama MSG nedeniyle dilimiz ve beynimiz lezzeti aynı algılıyor.
Kanser yapmasına, çükünüzün düşmesine, kör olmanıza filan gerek yok ki. Doyma hissini öyle bir ortadan kaldırıyor ki bunu içeren yiyecekleri yedikçe yiyesiniz geliyor. Tüm hastalıklara davetiye çıkarıyor. Bundan daha büyük başka ne zararı olabilir ki?
Florür, SLS, Ton balığı, MSG, insan nüfusunu yüzyıl içinde en az yarıya düşürmek isteyen bir üst aklın işi değil de nedir?
Burada normal beslenmiş bir fare ile bol bol MSG tüketmiş zavallı obez fare görüyoruz.
Karar sizin…
Hocam açıkçası muhteşem bir yazı olmuş. Daha önce hiç duymadığım bir maddeden bahsetmişsiniz. Ve bu bahsettiğimiz madde neredeyse her gün yediğimiz ve içtiğimiz gıdaların içerisinde yer alıyor.
Maddenin zararlarına baktığın zaman günümüzde hastanelerin dolup taşmasına sebep olan hastalıkların hepsi listenizde var. Şimdiki zamanda bütün gıdaların içerisine bu ve benzeri katkı maddeleri atıldığı için ne kadar uzak durabiliriz bilemiyorum. Ama tabi bu yönde gayretli olmak ve bilinçli davranmak şart.
Bahsettiğin maddenin kimyasal ismi değil de Çin tuzu olan ismini okuyunca bildim. Bundan sanırım 4 yıl önce bir kafede patates kızartması yemiş ve çok hoşuma gitmişti. Hatta ikincisini sipariş etmiştik ve garsona üzerindeki bu baharatlar ne diye sormuştum. Garson da bana bazı baharatları ve Çin tuzunun olduğunu söylemişti. Sizin makalenizi okuduktan sonra o zamanki tepkimizi ve 2 siparişi vermemizin sebebini şimdi daha iyi anlıyorum.
bu ve benzeri yazılarla bizi bilgilendirmeye devam etmeniz dileğiyle…
Yazıyı beğendiğinize sevindim. Daha önce duymadığınız ama aslında bildiğiniz bir şeyi hatırlatmış olmaktan son derece memnunum.
Gıdaya katılan bu tarz katkı maddelerinden tamamen kaçmak mümkün değil. Gerçekten bunu denedim ve mümkün olmadığına kanaat getirdim. Sadece bilinç düzeyini arttırarak daha iyi bir tüketici oldum. Hilelere ve katkılara karşı bilinçli olmak son derece önemli.
Bu tarz içeriklere devam edeceğim. SLS, Florür, Ton Balığı, MSG gibi dahası da gelecek.
Sodyum glutamat veya MSG olarak da bilinen monosodyum glutamat; doğal olarak en fazla ortaya çıkan esansiyel olmayan amino asitlerden biri olan glutamik asidin sodyum tuzudur. Kaynak: Vikipedi
Moleküler formül: C5H8NNaO4
LD50: 16600 mg/kg (oral, ras)
Suda çözülebilirlik: 74 g/100 mL
Gerçekten muazzam bilgilendirici bir yazı olmuş, meğerse yediğimiz hazır çorbalar bile sosis, salam gibi işlenmiş ürünler kadar hatta daha da zararlıymış.Keşke bu bilgiler daha fazla sayıda kişiye ulaşabilse!
Sosyal medya hesaplarınızdan bu yazıyı paylaşırsanız daha çok kişiye ulaşabiliriz.