Bir zamanlar bir balıkçı iskelesinde oturan ve kovadaki canlı yengeçlerin nasıl davrandığını gözlemleyen bir adam vardı.
Hepsi kovanın altında üst üste kıvranırken arada sırada bir yengeç kaçmak için yukarı doğru sürünürdü. Ama çıkışa her yaklaştığında aşağıdan bir yengeç uzanıp onu geri çekiyordu. Sonra başka bir yengeç yukarı tırmanıyor ve yine alttan bir yengeç onu aşağı çekiyordu.
Bir kovaya tek başına yerleştirilen bir yengeç kolayca tırmanıp kaçar ancak onu birkaç arkadaşıyla birlikte koyduğunuzda şu ilginç olay gerçekleşir: Yengeçler birer birer kaçmaya çalışırken diğer yengeçler onları aşağı geri çeker. Yengeçler bu zihniyetleri ve davranışları nedeniyle grubun toplu ölümüne neden olurlar.
Psikolojide bu davranış, bir gruptaki bazı üyelerin ilerlemeyi baltalamaya ve durdurmaya çalışarak bencil, zararlı ve kıskanç zihniyetini göstermenin bir yolu olarak “Yengeç Etkisi” veya “Yengeç Zihniyeti” olarak bilinmektedir.
Yengeç Zihniyeti Neden Var?
Sabit bir zihniyete sahip insanlar karakterlerinin, zekalarının ve yaratıcı niteliklerinin sabit olduğuna ve geliştirilemeyeceğine inanırlar. Bu nedenle zorluklardan kaçınma, kolayca pes etme, çabaları boşa çıkarma, geri bildirimi görmezden gelme ve başkalarının başarısı tarafından tehdit altında hissetme eğilimleri vardır. Bundan mütevellit zorlu işler yapmak ve kendilerini ileriye taşımak yerine doğal olarak küçük oynuyorlar ve “tepede kalmanın” bir yolu olarak başkalarını aşağı çekiyorlar.
Yengeç zihniyeti; düşünce sınırlarını genişletmeye veya kendi inşa ettikleri egolarının ötesine bakmaya istekli olmayan sabit zihniyete sahip insanlarda kendini gösterir. Mevcut durumlarından memnun değillerdir ancak hayatta gerçekten istediklerini yaratma seçeneklerine veya yeteneklerine sahip olmadıklarını düşünürler. Korku, güvensizlik, bahane üretme, kötü alışkanlıklar, sınırlayıcı inançlar veya motivasyon eksikliği hisseden insanlar genellikle yengeç zihniyetine sahiptir.
Sonuç olarak mevcut durumlarına sahip çıkmak ve kendi sorunlarıyla yüzleşmek yerine kendilerine olan güveni azaltmaya ve kendilerinin ötesinde başarıya ulaşma belirtileri gösteren herkesin ilerlemesini durdurmaya çalışırlar. Ve bunu kıskançlıklarından, kızgınlıklarından dolayı küçümseme, eleştiri, cesaret kırma ve kaba davranışlar yoluyla yaparlar.
Yengeç etkisine giren insanlar şu düşünceyle sahiptir: “Ben alamazsam sen de alamazsın. Ben başaramadıysam sen de başaramazsın.” İşte bu yüzden farkında olmadan çevremiz bizi istediğimiz yönde ilerlemekten alıkoyabiliyor.
“Çevre, insan davranışlarını şekillendiren görünmez bir eldir.”
Ama burada senin ve benim anlamamız gereken şey şu: Bazen yengeç etkisinin kurbanı oluyoruz, bazen de kışkırtıcısı oluyoruz. Bazen kovanın içine çekilen siz olursunuz, bazen çeken siz olursunuz.
Yengeç Etkisinin Kışkırtıcısı Mı Yoksa Kurbanı Mısınız?
İster kurban olun ister kışkırtıcı olun toplu bir çöküş kimseye fayda sağlamaz, yalnızca ilgili herkesin ilerlemesini sabote eder.
Yengeç Zihniyeti, aşağı çeken kişi için anlık dopamin salınımı ve olumlu duygular oluşturabilir ancak bu durum uzun vadeli sağlıklı bir strateji değildir. Başka birinin başarısını küçümsemek veya eleştirmek kısa vadeli yanılsamasına rağmen sizi gerçekten yükseltmez.
Hayatın gerçeği şudur ki; her zaman sizden daha zengin, daha akıllı, daha şanslı ve belki de alanınızda çok daha başarılı biri olacak. Bu nedenle kendinizi sürekli olarak başkalarıyla karşılaştırır ve başarılarının sizi eksiltmesine izin verirseniz istikrarlı bir öz değer duygusuyla hareket etmek inanılmaz derecede zor olacak ve hayatta her zaman küçük oynayacaksınız.
Paradigmanın diğer ucundaysanız, kurban rolünü oynuyorsanız o zaman sizi sınırlı düşünme sınırları içinde demirleyen ortamdan asla kurtulamazsınız.
Her iki rolde de kesin olan bir şey var: Bu Yengeç Zihniyetinden kurtulmalısınız.
Yengeç Zihniyetinden Nasıl Kurtulursunuz? Eğer Teşvik Eden Sizseniz, Bir Büyüme ve Bolluk Zihniyeti Oluşturun
İtin, çekmeyin. Başkalarını aşağı çeken yengeç olmana gerek yok. Bunun yerine onları yükselten siz olabilirsiniz. Başkalarına vermeyi ve hizmet etmeyi öğrenin.
Gandhi: “Kendini bulmanın en iyi yolu, başkalarının hizmetinde kendini kaybetmektir.”
Karşılaştırmayı bırak. Kendinizi yalnızca önceki halinizle karşılaştırın. Başkalarıyla değil.
“Kıskanıyorum” ifadesini günlük kullanımınızdan çıkarın. Kıskançlık seni mahvedecek. Kıskançlık; nefret ve kin duygularını besler. Birisi bir şey için çok çalıştığında ve zafer haberlerini sizinle paylaştığında “Seninle gurur duyuyorum” veya “Senin adına mutluyum” veya “Yaptıklarına hayranım” şeklinde yanıt verin. Bu sözler sende “Kıskanıyorum”dan daha neşeli duygular uyandıracak.
Başkalarını yargılamayın, onların ışığını ilham olarak görün. Birinin başarısını olumsuzlukla mahvedebilirsiniz. Başarılarındaki kusurları işaret edebilirsiniz. Bunu hak etmediklerini söyleyebilir, bunun adaletsiz olduğundan şikayet edebilir, zavallı kurban rolüne yenik düşebilir ve bu kişiyi yol boyunca elde ettiği tüm şans için yargılayabilirsiniz. Ya da merhametli olabilirsiniz. Bir kişinin katlandığı çabayı-mücadeleyi tanıyabilirsiniz. Onu, içinizdeki kıvılcımı ateşleyen bir ışık ve ilham kaynağı olarak görebilirsiniz. Her şey sizin bakış açınızla alakalı…
Hayattan istediğin şey için harekete geç. Bir şey istiyorsan git al. Bu kadar basit. Hareketsiz oturmak, şikayet etmek, yargılamak veya dünyanın ileriye doğru kaymasını izlemek sizi yalnızca daha pişman ve kırılgan yapar. Eylemsizlikten daha büyük bir yenilgi yoktur. İnsanların harekete geçmesini izlemek yerine harekete kendiniz katılın.
Uçmayı seviyorsan düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredersin.
Kovadan çıkmaya çalışan yengeçler, hapsedilmek istemeyen yengeçlerdir. Tepedeki ışığı görüyorlar ve ona ulaşmak için bir şansları olduğunu biliyorlar. Bu özgürlüğü aramak için empoze edilen sınırların dışına çıkmaya isteklidirler.
Ama sen yengeç değilsin, sen bir insansın.
Eleştirel düşünmenize izin veren bir beyinle donatıldınız.
Sonuç olarak sizden başka kimse sizi kapalı bir kutuda tutamaz. Evet, insanlar sizi sürekli aşağı çekmeye çalışırken başarılı olmak zor ama imkansız değil…
Bir kutuya hapsolmaktan mutluysanız, siz bilirsiniz. Ama eğer bir hayalperest, bir vizyon sahibiyseniz, kendiniz için daha iyi bir şey arayan biriyseniz o zaman kovadan yukarı doğru çıkın. Ve o kovadan bir kez çıktığınızda açık denizi keşfetmek harika olacaktır!