Günümüz tartışma ortamlarında sıkça karşılaştığımız bir durum var: Bir konuyu konuşurken, karşı tarafın aniden bambaşka bir meseleyi gündeme getirmesi. İşte bu stratejiye “whataboutism” deniyor. Peki, bu terim ne anlama geliyor ve tartışmaları nasıl çıkmaza sokuyor?
“Whataboutism”, bir eleştiriye veya soruna yanıt olarak, başka bir eleştiriyi veya sorunu gündeme getirme tekniğidir. Bu, genellikle savunma mekanizması olarak kullanılır. Örneğin, bir politikacı eleştirildiğinde, “Ama diğer taraf da şöyle yapmıştı!” diyerek konuyu saptırabilir. Bu yöntem, dikkatleri asıl konudan uzaklaştırarak, eleştirileri etkisiz hale getirmeyi amaçlar.
Bu safsata türü, tartışmalarda sıkça kullanılır çünkü çoğu zaman insanları savunma pozisyonuna iter. Olayları karşılaştırmak ve “sen de yaptın” demek, kişiyi suçlamalardan uzaklaştırabilir. Ancak bu, asıl meseleyi çözmek yerine, tartışmayı daha da karmaşık hale getirir.
Peki, whataboutism neden bu kadar etkili? Çünkü insanlar, yanlışlarını kabul etmek yerine, başkalarının da yanlış yaptığını göstermek isterler. Bu, bir tür haklılık arayışıdır. Ne var ki, bu yaklaşım, sorunların çözülmesini engeller ve tartışmaları kısır döngüye sokar.
Whataboutism’in en büyük zararı, diyalogların yapıcı olmasını engellemesidir. Gerçek bir çözüm arayışından çok, suçlamaların havada uçuştuğu bir ortam yaratır. Sonuç olarak, ne sorunlar çözülür ne de taraflar birbirini anlar.
Sonuç olarak, whataboutism, tartışmalarda dikkat edilmesi gereken bir tuzak. Dikkatleri dağıtan ve sorunların özüne inmemizi engelleyen bu yaklaşım, iletişimi zedeler. Tartışmaların yapıcı ve çözüm odaklı olması için, whataboutism’den uzak durmak ve konunun özüne odaklanmak önemlidir. Sağlıklı bir iletişim, karşılıklı anlayış ve empati ile mümkün olur.