Her Boş Vakitte Okumak Üzerine Eleştiri !

Okumak - Çok Okumak - Okumanın Zararları
Arthur Schopenhauer “Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine” adlı eserinde “her boş vakitte okumak insanı ahmaklaştırır, zihni felç eder” der. Bu yazı için ilham aldığım Arthur Schopenhauer’ın kısa ama güzel eserinde daha detaylı bilgiler var. Okumak isteyenin bilgisine…

Benim için önemli olan nokta boş zamanda okumanın zararlarını tespit etmem oldu. Arthur Schopenhauer reisten Allah razı olsun.

Okuduğumuz kitabın yazarı bizim için düşünür; biz genel olarak onun zihnindeki ürünleri takip ederiz. Nasıl yazmayı öğrendiğimizde çizgileri takip ederek yazıyoruz aynen bunun gibidir. Yazmanın amacına ve özüne odaklanmak yerine çizgilerin bulunduğu sınırlarda yazarız. Sorgulamayız…

Boş zamanda çok fazla okuyan – yani her fırsatta aralıksız okumaya yeltenen kişinin yavaş yavaş düşünme yeteneğini köreltir. Düşünsenize ata binen adam hiç attan inmezse ne olur? Doğal olarak adam sonunda yürümeyi unutur.

Rutin geçen bir günde yaptığım okumaları kısaca anlatayım. Otobüs yolculuğu yaparken elimdeki sözde akıllı (!) telefonumla köşe yazılarını okuyorum. İş yerinde öğle arasında bana kalan boş zamanda son dakika haberlerine, ekşi sözlük vb. metin tabanlı sitelerden okuma yapmaya devam ediyorum. İş yerinden eve geçince sıradan insanlar gibi televizyon ve diğer gereksiz şeyleri izlememeyi tercih ediyorum. Mecburen elimdeki kitaba yöneliyorum.

Bunları yaparken boş vakitlerimde sürekli okuma yaptığımın farkında bile değildim. Bilgi fetişizminin kurbanı oldum. “Boş vakitte okunmalıdır.”, “Bilgiyi her boş vakitte edinmeliyim, kendime değer katmalıyım” diye diye patolojik vaka oldum.

Yanlış yaptığımı anlamadan okumalarıma devam ettiğim için özgün fikir üretemediğimi fark ettim. Haber, köşe yazıları, kitaplar her ne halttan okuyorsam papağan gibi onların düşüncelerini tekrar ettiğimi anladım. Bildiğiniz robottan ve papağandan farkım yoktu.

Robota veriyi yükle; istediğin şekilde konuştur, hareket ettir. Papağana kelimeler öğret, istediğin şekilde tekrarlayıp dursun.

Fazla yemek insana nasıl kilo aldırıp sonunda obezlik yapıyorsa, fazla okumakta resmen beynimi obez hale getirdi. Gerçekten de bedensel gıdalarımızla zihinsel gıdalarımız arasında durum hemen hemen aynıdır: İnsanın yediklerinin beşte biri ancak hazmedilir, geri kalan buharlaşmayla terlemeyle ve benzeri şekilde yok olur gider. Okumalarla edindiğim bilginin kaçta kaçını düşünerek beyin süzgecimden geçirdim? Kaçı gerçekten kalıcı bilgi olarak aklımda kaldı? …..

Obez okumalara ara verme vakti geldi. Nitelikli okuma yapıp üzerine düşünmek en mantıklısı… Okunan şeyler ancak derin düşünmeyle hazmedilebiliyormuş dostlar. Benim yaptığım gibi hataya düşmeyin, zihninizin körelmesine izin vermeyin.

 “Düşünmek mi önemli? Okumak mı?” siz ne diyorsunuz? Boş vakitte çok okumak sizce de özgün fikir üretmeye engel midir? Cevaplarınızı bekliyorum.

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır

Okumaktan murat ne
Kişi Hak’kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir

“Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eri hak bilmez isen
Abes yere gelmektir”

Dört kitabın mânâsı
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır

Yiğirmi dokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Mânâsi ne demektir

Yunus Emre der hoca
Gerekse var bin hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir

Yunus Emre

Mutlaka Okumalısın

Davul - Zurna - Gelin Alma

Davul Zurna Kıroluğu ve Lümpenlik!

Güzel bir Pazar sabahı düşünün… Hava tam uyumaya müsait, keyfiniz yerinde mis gibi uyuyorsunuz. Hafta …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.