Günümüzde toplu taşıma araçlarıyla yapılan yolculuklar gerçekten hayatımızın bir parçası olmuş durumda. Toplu taşıma araçlarında boşa geçirdiğimiz zamanı aylara hatta yıllara vurduğumuz vakit inanılmaz bir süreden söz edebiliriz. Bu yazıda toplu ulaşım araçlarında yolculuk yaparken boşa geçen zamanı nasıl verimli hale getirebileceğinizi maddeler halinde anlatacağım.
Yapılan araştırmaları incelediğimde okulların açılması ve yol bakım çalışmalarını da hesaba katarsak büyükşehirlerdeki trafik çilesinin artması bir çalışanın haftada ortalama 7.5-9 saatini trafikte harcaması demekmiş. İstanbul’da toplu taşımayla işe gidip gelenler günde ortalama 90 dakika üzerinde trafikte geçiriyormuş. Ankara’da bu sürenin 71 dakika olduğu yazıyor.
İzmir’de kendimi ve çevremi hesaba katarak çıkardığım ortalama 75 dakikanın üzerinde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. –ki bu bölgeye göre artabilir. Ev ve iş yerinin yakınlığı ya da yazın okulların tatil olması nedeniyle süre azalabilir. Bunları görmezden gelelim. Bizim amacımız genel olarak toplu ulaşımda geçirdiğimiz zamanın bilincinde olmak ve bu zamanı en verimli şekilde değerlendirmek olacak.
Hafta içi çalışan biri olarak ayda 22 gün işe gidiyorum. İzmir için 75 dakikayı baz alıyorum. Haftada 5 gün var. 5 gün x 75 dakika= 375 dakika yapar. Hafta içi tam tamına 6 saat 25 dakika toplu ulaşımda geçiyormuş. 22 güne vurursak yaklaşık 27 buçuk saat yapıyor. Muazzam bir süre!
Haftalık 6 buçuk, aylık 27 buçuk ve yıllık 330 saat uyuklayarak, bön bön etrafa bakınarak, o hayalden bu hayale gezinerek geçirdiğim saatlere bakar mısınız?
Kitaplara hasret, kişisel gelişime hasret, müziğe hasret, sinemaya hasret, yabancı dil öğrenmeye hasret yaşayıp gidiyoruz ot gibi; bize sunulan hiçbir şeyi yaşamaya zaman bulamıyoruz. Bundan oldukça da şikayetçiyiz. Sürekli vakitsizlikten dert yanıyoruz. Atalet duygusu tüm benliğimizi sarmış durumda. Birinin sizi silkmesi gerekiyordu. İsa Mesih olarak bu görev bana verildi. Hahahaha neyse biraz abarttım galiba… 🙂
‘’Yabancı dil öğrenmeye veya kitap okumaya vakit mi var’’ diye söylenen heyyy sana diyorum. Beni dinle! Her zaman gördüğün aynı yollar, aynı otobüs şoförü, aynı insanlar… Neyine bakacaksın daha? Al işte sana farkındalık yaratıyoruz. Gel bu ölü zamanı ‘’kendin için’’ faydalı zamana dönüştür. Şşşşt kime diyorum… Ot gibi yaşayıp gitmemen için dil döküyorum burada…
Mutsuz ve meymenetsiz suratları görmekten, ucuz kulaklıklardan çıkan gürültü kirliliğini dinlemekten, insanların gereksiz konuşmalarına kulak misafiri olmaktan hala bıkmadın mı ya?
Eğitim toplumun gözünde kolejli olmak veya tabela üniversitesinden mezun olup diploma almaktır. Toplumun aptal olduğunu ve yanıldığını fark edenler için eğitim, yer ve zaman fark etmeksizin her türlü yeni bilgi ve fikirdir. Sıradanlıktan, ot gibi olmaktan, kitlesel aptallıktan kurtulmamız gerekiyor. Bilinçlenin ve zamanınızı en iyi şekilde değerlendirin.
Neyse, başlayalım…
1-KİTAP OKUMAK
Tüm günüm neredeyse işte geçiyor. Tüm gün çalıştıktan sonra fiziksel yorgunluğa yenik düşüp ve eve gelir gelmez yorgunluktan uyuyan ve özel hayatında sorumluluklara sahip biri olarak kitap okumak için tek fırsatımın toplu taşımada geçen zaman olduğunu idrak ettim. Kalın kalın kitapları yanımda taşıma gereksinimi de duymuyorum. Kobo elektronik kitabım sayesinde istediğim kitabımı rahatlıkla okuyorum.
Otobüs fazla kalabalık, boğucu ve havasız değilse, özellikle şoför hız yapmıyorsa ayakta bile okunur. Yeter ki canınız istesin! Kalın kitapları taşımak istemiyorsanız ve elektronik kitabınız yoksa ince eserleri okumaya yönelebilirsiniz.
Yeni trend küçük kitaplar toplu taşıma için gerçekten çok uygun…
Astigmat ve mide bulantısı gibi rahatsızlıklarınız varsa sizlere sözüm yok. Maalesef ki bu güzel zevki tadamayacaksınız. Zamanınızı değerlendirmek için diğer maddelere bakmanızı öneriyorum. Ya da boş verin etrafı bön bön seyretmeye devam…
Otobüste veya toplu taşıma araçlarında kitap okumak zararlı mı?
Otobüs abartı derecede sallanıyorsa tabii ki gözlerinizin ağrımasına neden olabilir. Bir ihtimal migreni tetikleyebilir. Sallanan otobüste göz merceği odaklanmak için sürekli açılır ve kapanır. Göz merceği sürekli hareket eder. Bu da gözünüzün bozulmasına sebep olabilir. Gözlerinizin her zaman bozulabileceğini unutmayın. Otobüs veya toplu taşıma araçlarında kitap okumak gözlerinizi ne kadar bozuyorsa, günlük hayatta yaptığınız şeylerde(cep telefonuna bakmak, televizyon seyretmek gibi) gözlerinizi o kadar bozacaktır. Zararlarına çok takılmayın.
Toplu taşıma araçlarında kitap okumanın faydaları nelerdir?
- Kendinizi geliştirirsiniz ve kişisel gelişiminize inanılmaz fayda sağlarsınız. Ot gibi yaşamaktan kurtulursunuz. Genel kültür seviyeniz yükselir.
- ‘’Trafik çok mu yaaa’’ – ‘’off bu ne ses’’- ‘’kaç saattir varamadık mı?’’ gibi şeyleri kendinize dert etmezsiniz. Elinizde olmayan şeyler için biricik canınızı sıkmazsınız.
- Karşınızda oturan öküzle ya da kadınla göz göze gelmekten korkmanıza gerek kalmaz. Çünkü onlara hiçbir şekilde bakmayacaksınız. Sizin ilgi alanınız kültür mantarı olmak için okuduğunuz eserde olacak.
- Ayakta kitap okuduğunuzu gören şefkatli ve biricik yürekler sizlere yerini verebilir. Yer kapma savaşından böylece galip çıkabilirsiniz.
- Mobil internetinizin kotası ve telefonunuzun şarjı hemencecik bitmez.
- Belki karşı cinsi etkileyip birini düşürebilirsiniz……….. şaka lan şaka! Sakın ciddiye alma önerimi. Önüne bak sen, kas yapmak için değil karşı cinsten birini yatağa atmak için spor salonuna gidenler gibi olma! Kendin için oku… 😉
2-DİL ÖĞRENMEK
Hepimiz 12 yıl zorunlu eğitim aldık. Öğrencisine 12 yılda İngilizceyi öğretemeyen bir eğitim sistemimiz var. Madem okuldan tam anlamıyla öğrenemedik o zaman kendimiz çözmek durumundayız.
Dili geceden suda beklet, kabuklarını çok ince soy, birazcık kısık ateşte haşla, demlenmesi için yarım saat bekle…… gibi tarifi maalesef yok. Dil öğrenmek bir süreçtir. Öncelikle hedef koymalısınız. Dilin mesleki mi yoksa günlük dilini mi öğrenmek istiyorsunuz buna karar vermelisiniz. Sonra gerçekçi hedefler belirlemelisiniz. Mesela bugün İngilizce dilinde en çok kullanılan 10 kelimeyi öğreneceğim gibi… Bunu günlere yayarak en çok kullanılan yüzlerce kelimeyi öğrenin ve bu kelimelerle insanlarla iletişim kurun. Sonrasında ise yavaş yavaş dil bilgisi öğrenmeye başlarsınız.
Otobüste ilk olarak Arap İslam Alfabesi çalıştım. Sessiz olan Arapça harfleri ezberledim. Daha sonra Arapça harflerin başta, ortada ve sonda kullanımlarına aşina oldum. Ardından harekeler, cezm, şedde, tenvin ve med gibi durumlarda nasıl olduğunu öğrendim. Bunları öğrenme işini yazıcıdan aldığım çıktılarla otobüste yaptım. Yanıma çıktıları almayı unuttuysam YouTube üzerinden Arapça dersleri izledim. Azmedip Arap İslam Alfabesini tüm detaylarıyla söktüm. Hem toplu ulaşım araçlarında çalıştım, hem de birkaç hafta gibi bir sürede başardım. Zamanımı verimli kullanarak Kur’an-ı Kerim okuyacak seviyeye geldim. Tabii ki bununla yetinmeyeceğim. Arapça-Türkçe sözlük alıp kelime kasacağım.
Dil öğrenme metotları hakkında binlerce makale ve eğitim setleri var. Birazcık interneti taramanız gerekiyor. Gerisini toplu ulaşımlarda yavaş yavaş halledeceğinize gönülden inanıyorum.
3-VİDEO İZLEMEK
Videodan kastım İnstagram hikayeleri, Facebook ve YouTube’daki komikli videolar veya pembe diziler değil. 2005 yılından bu yana çeşitli video siteleri açıldı. YouTube diğerlerinden farklı bir boyut kazanarak daha popüler bir platform haline geldi. Şu anda inanılmaz video içerikleri üretiliyor. Peki siz YouTube içeriklerinden gerçekten kaliteli olanlarını ne kadar biliyorsunuz? Sadece gülüp gırgır için mi, yoksa hem eğlenip hem de faydalı bir şeyler öğrenmeyi mi amaçlıyorsunuz?
Kendinizi sorgulamanızı ve artık video olayına pragmatist bakış açısıyla yaklaşmanızı öneriyorum. Bu ‘’YouTube videosundan ya da kanalından öğreneceğim şeyler var’’ diyorsanız o zaman izleyin, takibe alın. Onun dışındaki çerçöp videolarla vakit kaybetmeyin. YouTube dışında TED Talks’ı özellikle öneriyorum. Hayata ve geleceğe dair çok güzel içerikler var. Kafanızda düşünmeye dair kıvılcımlar oluşturuyor, “hakkaten laaannn” dedirten içerikler var.
Pantolonunuza yağ döküldü diyelim. Bekarsınızdır, öğrencisinizdir ya da o sıralarda size yardım edecek kişiler şehir dışındadır. Sırf kimse yok diye pantolon yağlı mı kalsın? Açın YouTube’u abi, yağ lekesi nasıl çıkar diye aratın. Size yardımcı olacak onlarca video var.
Kaliteli videolar ve eğitim setleri izleyerek insanların neler başardığına dair araştırma yaparken denk geldiğim haber vardı.
12 yaşındaki çocuk,internetten kemençe çalmayı öğrendi
Giresun’da 6’ncı sınıf öğrencisi Cengizhan Topal iki yıl önce internetteki eğitim videoları ile öğrendiği kemençe eşliğinde türkü söylüyor.
Cengizhan Topal: – “Hiç durmadan çalışarak bileğimi ve elimi geliştirdim. Kemençe çalan kişileri takip ettim. Bilgisayardan video izleyerek kendimi geliştirdim” Giresun’da yaşayan Cengizhan Topal (12), iki yıl önce internetteki eğitim videoları ile öğrendiği kemençe eşliğinde türkü söylüyor.
Bu çocuktan tek farkınız boş videolar izleyerek zaman kaybediyor olmanız. Çocuk kendine hedef belirlemiş ve internet videolarından faydalanarak kemençe çalmayı öğrenmiş.
İnsanların beden dili birçok ipucu veriyor. Bu ipuçlarına yakalamayı çok istediğim dönemlerde Ahmet Şerif İzgören – Dikkat Vücudunuz Konuşuyor kitabını okumuştum. Pek tabii kitap tek başına yeterli olmadı. İnternet üzerindeki ve özellikle YouTube üzerindeki kişisel gelişim ve vücut dili eğitim videolarını toplu ulaşım kullanırken izlemeye başladım. Üzerine birkaç kitap daha okudum. Kitaplar ile haftalarca izlediğim videoları pekiştirdim. Şu anda insanlarla iletişim halindeyken birçok durumu kestirebiliyorum. Ortamda sıkılanı anlayabiliyorum. Birbirini seveni ya da sevmeyeni jest ve mimiklerden çıkarabiliyorum. Eğitici videolar sayesinde istediğim şekilde kişisel gelişim sağladım.
İlgi alanınıza göre videolardan fayda elde etmeye ne dersiniz? Geçip giden zamanı değerli kılmak için ilgi alanınızı ya da geliştirmek istediğiniz yeteneğinizi belirleyin. Her gün toplu ulaşım araçlarıyla yolculuk ederken belirlediğiniz konuyla ilgili videolar izleyin. Kendinizi nasıl geliştirdiğinize siz bile inanamayacaksınız. 12 yaşındaki Cengizhan Topal kardeşimiz internetteki videolar sayesinde kemençe çalmayı öğrenebiliyor. Ben, vücut dili üzerine kendimi geliştirebiliyorum. Niceleri var, kendilerine online videolarla bilgi katıp bunu paraya çeviriyor. Sizin ne eksiğiniz var?
4-MAKALE OKUMAK
Makale derken akademik yazılardan bahsetmiyorum, gözünüzü korkutmadan şu an okumakta olduğunuz tarzda yazılardan bahsediyorum. Bazı insanlara makale okumak, roman okumaktan daha cazip geliyor. Yüzlerce hatta binlerce sayfalık romanları okumaya bazen gerek olmayabiliyor. O tarz romanlarda az bilgi var, minicik bilgiye de yüzlerce sayfa sonra ulaşıyorsunuz. Anlatının uzunluğu nedeniyle birleştirmek zor oluyor, özetle toplu ulaşım araçları için uygun olmayabiliyor. Eğer bilgiye susamış bir insansanız, kısıtlı zamanda makale okumak fayda açısından daha mantıklı görünüyor. Ayrıca ilgi alanına göre makale okuyan insan, bilgi bakımından da çok ileride olabilir. Toplum içinde konu ne olursa olsun her zaman fikri vardır. Çeşitli ve hap bilgiler edindiğini için inanılmaz kültür seviyesi vardır. Sizlerde romanlardan ve kısıtlı zamanda kitap okumaktan hoşlanmıyorsanız kesinlikle makale araştırın, makale okuyun. Bu sayede boşa geçireceğiniz vakti bilgi seviyenizi arttırarak geçirirsiniz.
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar. (Zümer Suresi, 9. ayet)
5- YAZI YAZMAK
İnsanı özüne döndüren ve iç sesini dinlemenin en güzel yolu yazı yazmaktan geçer. Toplu taşıma araçlarında yazı yazmaya başladığınız anda ortamdan kendinizi soyutlarsınız. Onca insan arasından kendinizle baş başa kalırsınız. Ne kadar harika değil mi?
Günlük tutmak, blog yazısı hazırlamak, hikaye yazmak, gözleme dayalı notlar almak ruh sağlığına gerçekten çok iyi geliyor. Kendimden biliyorum; para için çeviri ya da zorlama yazılar dışında, kendi deneyimlerimi yazıya dökmek çok iyi geliyordu. Stres altında olduğum dönemlerde mutlaka yazmaya çalışıyordum; bu sayede hayata daha pozitif bakış açısıyla bakmaya başlamıştım. Toplu taşımada geçen zamanı zihninizi düzenlemek ve terapi amaçlı kullanmanız çok mantıklı olacak, ruh sağlığınıza çok iyi gelecek…
Yazma yeteneğim yok diye üzülmeyin, yazma işinin kesinlikle uzun bir süreç olduğunu düşünüyorum. Yıllar içerisinde kaleminizi nasıl geliştirdiğinize hayret edeceksiniz.
Toplu taşımada ayakta kalsanız bile not uygulamaları sayesinde kağıt ve kaleme gerek duymadan fikirlerinizi yazabilirsiniz. Hiçbir ahval ve şerait yazı yazmanıza engel değildir. Yeter ki o güzel canınız istesin…
6 yorum
Dolu dolu bir yazı olmuş. Elinize sağlık. Günümün 2 saati toplu taşıma araçlarında geçiyor. Ben ikinci ve üçüncü maddeleri birleştirdim. Krizi kâra çevirmek gerek…
Yazıyı beğendiğine sevindim hocam. ”İnsanlara nasıl fayda sağlarım?” diye düşünerek üzerinde günlerce uğraştım. Faydalı olduysa ne mutlu bana…
Genelde uzun bir yolculuk ise kitap, video hatta dizi film (telefonuma indiririm her zaman) başka türlü yol geçmez ama kısa yolculuklarda genelde camdan dışarıya bakarım insanların yaşam mücadelesine 🙂 Bizim gibiler nadir bulunur. Ama uyuz olduğum durum da şu bir amca oturur yanına yorgun musun uykusuz musun nedir bilmeden seninle muhabbet etmeye çalışır. Kıramazsın da mecbur katılırsın…
En azından uzun yolculukları değerlendiriyorsunuz; o da güzel.
Baş sallayarak, bir iki cevap vererek katılmak zorunda kalıyor insan.. Mecburiyet konusunda haklısın. 🙂
çok teşekkür ederim sitenizi yeni keşfetttim.bu site genel kültür olarak da harika .başarılar
Başarı dileğiniz ve güzel yorumunuz için teşekkür ediyorum. Daha fazlasını okumak için “faydalı bilgiler” kategorisine göz atabilirsiniz.