İngilizce öğrenirken en çok kafa karıştıran konulardan biri de a, an ve the gibi “article” dediğimiz kelimeler. “Bunları nerede, nasıl kullanacağım?” diye düşünüp duruyorsan, yalnız değilsin. Ama merak etme, bu yazıda sana bu konuyu en basit ve anlaşılır şekilde anlatacağım. Hadi başlayalım!
A ve An: Belirsiz Bir Şeyden Bahsederken
Öncelikle, a ve an ne zaman kullanılır? Bu ikisi, “belirsiz bir şeyden” bahsederken kullanılır. Yani, karşındaki kişinin tam olarak hangi şeyden bahsettiğini bilmesine gerek yok. Mesela:
- I saw a cat in the garden. (Bahçede bir kedi gördüm.)
Burada “bir kedi” diyorsun ama hangi kedi olduğunu belirtmiyorsun. Sadece genel bir kedi.
Peki, a mı yoksa an mı kullanacağız? İşte burada devreye sesli harfler giriyor. Eğer kelime bir sesli harf (a, e, i, o, u) ile başlıyorsa, an kullanıyoruz. Eğer sessiz harfle başlıyorsa, a kullanıyoruz. Örneklerle daha netleşir:
- a dog (bir köpek)
- an apple (bir elma)
- a university (bir üniversite)
- an hour (bir saat)
Burada “university” ve “hour” örnekleri dikkatini çekmiş olabilir. Çünkü “university” sesli harfle başlıyor ama “a” kullandık. Neden? Çünkü “university” kelimesinin başındaki “u” harfi, “yu” gibi bir ses çıkarıyor. Yani aslında sessiz bir harf gibi davranıyor. Aynı şekilde “hour” kelimesinde “h” harfi sessiz olduğu için “an” kullanıyoruz. İngilizce’nin bu küçük oyunlarına alışacaksın, merak etme!
The: Belirli Bir Şeyden Bahsederken
Şimdi geldik the ‘ye. Bu kelime, “belirli bir şeyden” bahsederken kullanılır. Yani, karşındaki kişi tam olarak hangi şeyden bahsettiğini biliyor. Örnek verelim:
- I saw the cat in the garden. (Bahçedeki kediyi gördüm.)
Burada “kedi” artık belirli. Bahçedeki o kedi olduğunu biliyoruz.
Başka bir örnek:
- Can you pass me the book? (Bana kitabı uzatır mısın?)
Hangi kitap? Masanın üzerindeki kitap. Yani, belirli bir kitap.
The , hem tekil hem de çoğul isimlerle kullanılabilir. Mesela:
- The car is red. (Araba kırmızı.)
- The cars are red. (Arabalar kırmızı.)
Ayrıca, dünyada tek olan şeylerden bahsederken de the kullanırız:
- The sun is shining. (Güneş parlıyor.)
- The moon looks beautiful tonight. (Ay bu gece güzel görünüyor.)
A, An ve The Kullanımını Karşılaştırma
Şimdi bu üç kelimeyi bir arada görelim:
- I want to buy a car. (Bir araba almak istiyorum.)
Burada herhangi bir arabadan bahsediyoruz. Hangi araba olduğu önemli değil. - I want to buy the car. (O arabayı almak istiyorum.)
Burada ise belirli bir arabadan bahsediyoruz. Hangi araba olduğunu hem sen hem de karşındaki kişi biliyor. - I ate an orange. (Bir portakal yedim.)
Burada herhangi bir portakal. - The orange was delicious. (Portakal çok lezzetliydi.)
Burada ise yediğin o belirli portakaldan bahsediyorsun.
A, An ve The Kullanımında Sık Yapılan Hatalar
Bu konuda yapılan en yaygın hatalardan biri, the ‘yi gereksiz yere kullanmak. Mesela:
- I like the cats. (Ben kedileri severim.)
Bu cümle kulağa doğru gibi gelse de aslında yanlış. Çünkü burada genel olarak kedilerden bahsediyoruz. Doğru cümle: - I like cats.
Bir diğer hata ise a ve an ‘i karıştırmak. Yukarıda bahsettiğim sesli ve sessiz harf kuralını unutma. “An dog” ya da “a apple” gibi hatalar yapmamaya dikkat et.
Sonuç: A, An ve The’yi Kullanmayı Öğrenmek Zor Değil!
Gördüğün gibi, a, an ve the ‘nin kullanımı aslında oldukça basit. Tek yapman gereken, belirsiz mi yoksa belirli bir şeyden mi bahsettiğini anlamak. Ayrıca, sesli ve sessiz harf kuralını da aklında tutarsan, bu konuda hiç zorlanmazsın.
Unutma, İngilizce öğrenmek bir yolculuk. Hatalar yapacaksın, ama bu hatalar seni daha iyi bir noktaya taşıyacak. Kendine güven ve bol bol pratik yap. Bir süre sonra bu kurallar otomatikleşecek ve hiç düşünmeden doğru şekilde kullanmaya başlayacaksın.
A, an ve the ‘yi doğru kullanmayı öğrenmek, İngilizce’de akıcı olmanın önemli bir adımı. Hadi, şimdi öğrendiklerini uygulamaya başla!